article banner
Makaleler

Halka açık şirketlerde ortaklıktan çıkarma

 

Halka açık şirketlerde ortaklıktan çıkarma

Günümüzün sürekli değişen ve gelişen iş dünyasında şirketlerin finansal stratejilerini sıklıkla gözden geçirmeleri gerekmektedir. 
Bu stratejilerden biri de, gerek dünyada ve gerekse de ülkemizde örneklerini görmeye başladığımız, halka açık şirketlerin halka kapalı hale gelmeleridir. 
Sermaye Piyasası Kurulu’nun II-27.1 Ortaklıktan Çıkarma ve Satma Hakları Tebliği  Şirket paylarının % 95’ine sahip olan hakim ortağın kalan paylara sahip olan ortakları ortaklıktan çıkarmasına ve azınlıkta kalan diğer ortakların paylarını hakim ortağa satarak ayrılabilmelerine ilişkin esasları düzenlemiştir.  
Amaç, azınlıkta kalan payların hakim ortak tarafından satın alınarak şirketin halka kapalı hale getirilmesidir.
Söz konusu Tebliğ,  12.11.2014 tarihli Resmi Gazetede II-27.2. sayılı Ortaklıktan Çıkarma ve Satma Hakları Tebliğ ile yürürlükten kaldırılarak halka açık şirketlerin halka kapalı hale gelmelerine ilişkin ön şartlar yeniden belirlenmiş ve izlenecek prosedür açıklanmıştır. 
Yeni Tebliğ ile, bir önceki Tebliğde % 95 olması gereken hakim ortağın sermaye payının % 98  ve üzerinde olması durumunda, azınlıkta kalan pay sahiplerinin ellerindeki paylar için alım teklifinde bulunarak paylarını yükseltmeleri ve zaman içinde şirketin tamamına sahip olmaları suretiyle şirketi halka kapalı hale getirmeleri imkanı verilmiştir.(oran 31.12.2017 tarihine kadar doğacak hakların kullanımında %97 olarak dikkate alınacaktır)
Halka açılma, bir şirkete kurumsallaşma getiren ve aynı zamanda önemli tutarda finansman kaynağını faizsiz olarak elde etmelerini sağlayan  bir finansman tercihidir. Şirketler için, kurumsallaşma; şirkete yeni fon girmesi, daha fazla bilinirlik, hisselerin likidite kazanması gibi bir çok avantaj getirmektedir. Bununla birlikte, halka açık şirket olmak aynı zamanda, gerek ortaklarına ve diğer menfaat sahiplerine karşı, gerekse de düzenlemeler doğrultusunda, daha fazla şeffaflaşmak, hesap verebilir olmak ve artan sorumluluk da demektir. 
Halka açılma ve beraberinde gelen düzenlemelere uyum sağlama sürecinde yaşanan sıkıntılar, şirket yönetimlerini artan hesap verebilirlik, çok sayıda ortağa karşı sorumluluk gibi yeni konularla karşı karşıya getirebilmektedir. 

 

Şirketlerin neden halka kapalı hale gelmek istedikleri konusundaki sebeplere bakıldığında;

  • Borsada işlem gören şirketler için kotta kalmanın, özellikle küçük ve orta boy şirketler için getirdiği maliyetler,
  • Şeffaflık ve sürekli kamuyu aydınlatma zorunlulukları; finansal tabloların belirli dönemler itibariyle yayımlanma ve bağımsız denetim zorunlulukları,
  • Yatırımcı ilişkileri ile ilgili bölümlerin kurulmasının getirdiği maliyetler,
  • Şirket hisselerinin piyasadaki fiyatının sürekli değişmesi nedeniyle bu değişimin sürekli takip edilmesi, sebeplerinin incelenmesi ve şirket imajının korunması anlamında hisse bazında takip zorunlulukları,
  • Hisse fiyatının performansının yetersiz olmasının yatırımcı nezdinde yarattığı hayal kırıklıkları nedeniyle, hisseye yeterli ilginin olmaması, 
    gibi nedenleri sayabiliriz.

Bu tür sebepler, son yıllarda bazı şirketlerde görülen halka kapanma eğilimin açıklayan sebeplerden bir kaçı olabilir. 
Bunun yanısıra, bazı şirketlerde çoğunluk paylarını satın alan hakim ortak veya ortaklar, şirketi kendi stratejileri ve beklentileri doğrultusunda yönetmek istemekte, bu nedenle de halka kapalı hale gelmek istemektedirler:
Bu şirketlerde, büyük hissedarlar şirketin halka açık olmasındansa, kapalı olması halinde değer maksimizasyonun sağlanabileceği, hisselerin daha iyi fiyatlarla satılabileceği beklentisi içindedirler. Halka kapalı hale gelmenin stratejik ve finansal açıdan şirketin alabileceği riskleri bir kamu gözetimi olmadan artırarak  stratejik ortak alınması durumunda birleşme ve satın alma süreçlerinin çok daha hızlı sonuçlanması, sürecin hakim ortakların isteği ve beklentisi doğrultusunda şekillenmesi imkanını dikkate almaktadırlar. Halka kapalı hale gelmek; stratejik ve finansal özgürlük sağlayarak, şirketlerin daha hızlı hareket etmelerine de bir sebep yaratabilmektedir.
Tebliğ ile, bir önceki Tebliğdeki düzenlemeden farklı olarak, hakim ortağın payının asgari % 98 olması ve değerleme yöntemlerinin artırılmasına dönük yenilikler getirilmiştir. Halka açık şirketlerin halka kapalı hale gelmelerine ilişkin ön şartlar belirlenmiş ve izlenecek prosedür açıklamıştır. 
Tebliğde yer alan düzenlemelere göre, ortaklık paylarının borsada işlem görmeye başlama tarihinden itibaren iki yıl süreyle ortaklıktan çıkarma ve satma hakkı kullanılamayacaktır.
Tebliğde satın alma bedelinin tespitinde kullanılacak değerin belirlenmesi en önemli unsurları oluşturmakta olup küçük yatırımcının zarar etmeden ortaklıktan en iyi fiyattan firmadan ayrılabilmesi için birkaç fiyatın kullanılmasına imkan sağlandığı görülmektedir.
Tebliğde satın alma bedelinin tespitinde kullanılacak değerin belirlenmesinde aşağıdaki unsurlar esas alınmaktadır: 

Payları borsada işlem gören ortaklıklar için:

  1. Hakim ortak konumunun kazanıldığının veya hakim ortak olup ek pay alındığının kamuya açıklandığı tarihten önceki 30 gün içinde, borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatların aritmetik ortalaması dikkate alınacaktır.
  2. Borsada işlem görmeyen pay gruplarının her biri için; işlem gören sadece bir pay grubunun bulunması durumunda bu gruba ilişkin olarak 1.madde çerçevesinde tespit edilen fiyat, işlem gören birden fazla pay grubu bulunması durumunda ise bu gruplara ilişkin olarak 1. Maddede  tespit edilen fiyatların aritmetik ortalaması dikkate alınacaktır.

Payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için, her bir pay grubuna ilişkin fiyatın tespiti amacıyla hazırlanan değerleme raporunda belirlenen bedel dikkate alınacaktır. 

Satma hakkının kullanımına ilişkin adil bedelin hesaplanmasında ise aşağıda belirtilen prosedür kullanılacaktır:

  1. Payları borsada işlem gören ortaklıklar için; 
    a)Yukarıda 1 numaralı madde çerçevesinde hesaplanacak fiyat,
    b) Her bir pay grubuna ilişkin fiyatın tespiti amacıyla hazırlanan değerleme raporunda belirlenen fiyat,
    c) Ortaklıktan çıkarma hakkının doğduğu tarihten önceki bir yıl içinde SPK’nın 26.maddesi çerçevesinde zorunlu pay alım teklifi yapılmış ise bu fiyat, hakim ortak konumunun kazanıldığının veya hakim ortak konumunda bulunup ek pay alındığının kamuya açıklandığı tarihten önceki son altı ay, bir yıl ve beş yıl içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatlarının ortalaması,
  2. Payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için, değerleme raporunda belirlenen bedel, ortaklıktan çıkarma hakkının doğduğu tarihten önceki bir yıl içinde SPK’nın 26. Maddesi çerçevesinde zorunlu pay alım teklifi yapılmış ise bu fiyat,
    karşılaştırılarak, bulunan en yüksek bedel olarak kabul edilecektir.


SONUÇ

Son yıllarda sermaye piyasası alanında yapılan düzenlemelerle şirketlerin finansal stratejilerini daha esnek bir şekilde gözden geçirebilmelerini sağlayan imkanlar getirilmiştir. 
SPK’nın Ortaklıktan Çıkarma ve Satma Hakları Tebliği ile, sermayenin yüksek oranda belirli kişilerde toplanması durumunda Şirketlere halka kapalı hale gelebilmeleri için yasal zemin hazırlanmıştır. Sözkonusu tebliğ uyarınca, Şirketlerin halka açık hale geldikten sonra isterlerse tekrar halka kapalı hale gelmeleri mümkün olabilecektir.
 Aynı şekilde halka açık bir şirket zaman içinde finansal stratejilerini gözden geçirerek tekrar halka açılmayı düşünebilecek  veya sermaye piyasasındaki diğer olanaklardan her zaman faydalanabilecektir. 
Yeni tebliğ, halka kapanma sürecinde daha adil bir fiyat oluşabilmesi için seçenekleri artırmıştır. Bu anlamda yatırımcıların haklarının korunmasında bir adım daha atılmıştır.
Borsa İstanbul’da halihazırda beş civarında şirketin halka kapalı hale gelmeye yöneldiği bilinmekle birlikte,  ilerleyen dönemlerde  sermayenin büyük ölçüde sınırlı sayıda kişide toplandığı şirketlerde de bu yönde değerlendirmelerin olabileceği düşünülmektedir.