Grant Thornton International’ın uluslararası trendler üzerine hazırladığı serinin bu sayısında, ekonomik bozulma dönemlerinin büyüme için nasıl bir fırsat olabileceğini ve orta ölçekli şirketleri rakiplerinden nasıl farklılaştırabileceğini inceliyoruz.
“İstikrarsızlık” ifadesi küresel iş ortamını tanımlar hale geldi. Günümüzde iş dünyası liderleri, hem rutin operasyonel zorluklarla hem de öngörülemeyen küresel veya bölgesel şoklarla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, iş süreçlerini yerine getirirken büyüme hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırıyor. Altyapı arızalarından siber saldırılara, iklim felaketlerinden küresel ticaretteki ani değişikliklere kadar, bozulma, günlük bir gerçeklik haline geldi.
Bu istikrarsızlığın ve bozulmanın ekonomik bedeli şaşırtıcı. Yalnızca siber suçların bu yılın sonuna kadar küresel ekonomiye 1,2 trilyon dolara1 mal olacağı tahmin ediliyor – bu rakam büyük altyapı arızalarının bile üstünde. Nisan ayında İspanya ve Portekiz’i karanlığa gömen elektrik kesintisi tahmini olarak 1,6 milyar avroya (1,82 milyar dolar) mal oldu2.
Bu olaylar, özellikle küresel bağlantıların kritik tedarik zincirlerine ve karmaşık teknoloji ağlarına olan bağımlılığının artırmasıyla, modern işletmelerin artan kırılganlığını vurguluyor. Bu ortamda, uyum sağlama ve bozulmaların önüne geçme kapasitesi artık kritik bir fark yaratıcı ve stratejik bir avantaj. Ve bu avantaj her zamankinden daha önemli.
Son Uluslararası İş Raporu (Internatioal Business Report - IBR) araştırmamıza göre, orta ölçekli şirketlerin %53,9’u sektör rekabetçiliğini büyüme konusunda bir kısıtlama olarak görüyor. Öngörü sahibi, dayanıklı ve uyum sağlayabilen şirketler, rakipler toparlanmak için çabalarken, varlıklarını korumak, müşteri güvenini sürdürmek ve fırsatları değerlendirmek için daha iyi bir konumdalar.
Bozulma dönemlerinde orta ölçekli firmaları zorlayan üç unsur
Bu yıl, üç temel güç, sistemler, tedarik zincirleri ve küresel piyasalar genelinde zayıflıkları ortaya çıkardı. Bunlar orta ölçekli işletmelerin en çok odaklandığı ve stratejik yatırımların bozulma yoluyla büyümeyi tetiklediği alanlar.
1. Sistemler ve altyapı
Güvenilir teknoloji altyapısı olmazsa olmazdır, ancak siber tehditler giderek artmaktadır. Son IBR araştırmamız, orta ölçekli şirketlerin %55,4’ünün siber güvenlik ve dijital risk konusunda endişeli olduğunu gösteriyor – bu oran, 2024’ün ilk çeyreğinde takip edilmeye başlanmasından bu yana en yüksek seviyede.
Riskler gerçek – bu yılın başlarında İngiltere’deki perakendecilere yapılan fidye yazılımı* saldırıları bir süpermarketin 300 milyon sterlinlik3 tahmini zarara uğramasına yol açtı. Küresel bir otomobil üreticisi ise sistemlerini kapatmak ve dünya çapında üretimi durdurmak zorunda kaldı. Bu durum iş süreçlerini riske attı ve tedarik zinciri ile perakendeci ağında kaosa yol açtı4.
Migiel de Wit-Beets (Grant Thornton Hollanda Siber Risk Hizmetleri, Partner), “Günümüz dünyasında siber güvenlik riskleri, jeopolitik ve doğal afetlerle karşılaştırılabilecek düzeyde önemli bir iş riski. Hollanda başta olmak üzere dünya çapında çeşitli kuruluşlarda son zamanlarda yaşanan veri ihlalleri, mevzuata uymanın her zaman dayanıklı olmak anlamına gelmediğini gösteriyor. Kuruluşlar, dayanıklılığı, mevzuat uyumluluğunun bir parçası olarak görmeli.
IBR araştırmamız şirketlerin yerinde saymadığını gösteriyor – orta ölçekli firmaların %68’i teknolojiye yatırım yapıyor ve yarısından fazlası (%55,3) siber güvenlik yükseltmelerine öncelik veriyor. Dönüşümü hızlandırmak için teknolojiyi de kullanıyorlar:
• %59,7’si ileri teknolojileri uygulamaya koyuyor
• %52,4’ü yazılımlarını güncelliyor.
• % 67,4’ü inovasyonu desteklemek için yapay zekâya yatırım yapıyor.
Bu yatırımlar, temel savunma çizgisinden fırsatlara doğru bir kaymaya işaret ediyor. Şirketler, sadece bozulmaya karşı koymak için değil, bozulmanın içinden geçerek büyümek için daha dikkatle seçilmiş, daha dinamik sistemler kuruyorlar. Sistemlerin ve süreçlerin bağlanabilirliği ve gücü artmaya devam ettikçe, orta ölçekli firmaların bu hıza ayak uydurmak için gereken yatırım ve dikkati küçümsememesi gerekir.
2. Aşırı hava koşulları
Aşırı hava koşulları artık uzak bir tehdit değil; orta ölçekli şirketler için büyüyen ve acil bir sorun. Sel ve orman yangınlarından sıcak hava dalgalarına ve kasırgalara kadar bu olaylar operasyonları aksatıyor, altyapıya zarar veriyor ve tedarik zincirlerini tehdit ediyor. Son IBR araştırmamız şirketlerin %49,2’sinin çevresel kaygıları büyüme üzerinde bir kısıtlama olarak değerlendirdiğini gösteriyor (2025’in ikinci çeyreğinden bu yana 3,2 puan artış). Ve buna bağlı olarak finansal etki de artıyor.
ABD’de Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin (NOAA) Ulusal Çevre Bilgi Merkezleri (NCEI) geçen yıl 27büyük hava ve iklim felaketi yaşandığını ve bunların yaklaşık 182,7 milyar dolara5 mal olduğunu bildirdi. Sadece Los Angeles’ta ocak ayında çıkan yangınların ekonomik zararının 250-275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor6.
Bu tür olaylar daha sık ve daha öngörülemez hale geldikçe, fiziksel altyapı ve lojistikte hasardan, sigorta ve kurtarma maliyetlerinde artışa ve tüketici güveninde erozyona kadar çeşitli etkiler ortaya çıkabilir.
Buna karşılık, şirketler sürdürülebilirliğin sadece risk yönetimi veya sorumlulukla ilgili olmadığını, aynı zamanda dayanıklılık ve rekabet üstünlüğü ile ilgili olduğunu kabul ediyor. Orta ölçekli şirketlerin çoğu sürdürülebilirlik girişimlerine yatırım yapmaya devam ederken “Sürdürülebilirliği ölçeklendirmek”raporumuzda da görüldüğü gibi, %41,6’sı pazar rekabetini temel bir etken olarak gösteriyor. Bu, sürdürülebilirliğin stratejik bir kaldıraç haline geldiğini gösteriyor.
3. Tedarik zincirlerinin güvenliği
Etkin tedarik zincirleri orta ölçekli işletmelerin can damarıdır, ancak giderek artan bir baskı altındadırlar. Jeopolitik gerilimlerden değişen ticaret politikalarına, ticaret yollarından iklim değişikliğinden lojistik darboğazlarına kadar firmalar mal, hizmet ve bilgi akışını tehdit zorluklarla karşı karşıya ve bu zorluklar sürekli artıyor.
Son IBR araştırmamız, orta ölçekli firmaların %48,7’sinin tedarik zincirlerini ve karmaşık satın alma sistemlerini büyümelerine engel olarak gördüklerini gösteriyor. Bu yılki yeni tarife rejimleri dalgası birçok işletmeyi tedarik yollarını hızla yeniden yapılandırmaya, alternatif tedarikçiler bulmaya ve yeni pazarlara girmeye zorladı – çoğu zaman çok az bir uyarı ile. Etkisi şimdiden hissedilmeye başlandı:
• Firmaların %53,0’ı girdi maliyetlerinin (hammadde ve diğer mallar) önümüzdeki 12 ay içinde artmasını bekliyor.
• Yurtdışı gelir büyümesi için beklentiler 2025’in ilk çeyreğindeki %52,1’den %49,9’a düştü.
Bu aksaklıklar sadece lojistik değil, stratejiktir. Gecikmeler, eksiklikler ve artan maliyetler marjları eritebilir, müşteri ilişkilerine zarar verebilir ve inovasyonu durdurabilir. Ve küreselleşme sonrası dönemde, ticaretin giderek daha fazla parçalandığı bir ortamda, dinamizm ve uyum yeteneği kilit önem taşıyor.
Tedarik zincirlerini ayrıntılı bir şekilde anlayarak karmaşıklığı yönetebilen, çeşitli tedarik ilişkilerini koruyup geliştirebilen ve tedarik stratejilerine esneklik katabilen şirketler, daha iyi bir konumda olacaklar.
Bozulma zamanlarında gelişmek
Şirketler, ideal şartlardaki her türlü bozulma ve değişimlere karşı direnç geliştirmeli ve evrim geçirmelidir. Küresel ekonominin içinde bulunduğu güncel durum yeni bir dinamizm türü gerektiriyor. Operasyonlarını sürdürebilen, hızla yön değiştirebilen ve kaosun ortasında yeni fırsatları görebilenler rekabet avantajı elde edecek. Bozulmanın sürekli olduğu bir dünyada “uyum sağlama” yeni başarı para birimi - ve farklılaşma, firmaların bozulmayı kendi avantajlarına nasıl şekillendirebileceklerinin yanıtı. Değişimde yavaş olanlar, çok çabuk geride kalacak.
3- https://www.bbc.co.uk/news/articles/c93llkg4n51o
4- https://www.bbc.co.uk/news/articles/czdjn0lv64ro
5- 2024: An active year of U.S. billion-dollar weather and climate disasters | NOAA Climate.gov
6-Estimated cost of fire damage balloons to more than $250 billion - Los Angeles Times
* Fidye yazılımı, verileri erişilemez hale getirdikten sonra bir uyarı kutusu aracılığıyla verilerin şifrelendiğini açıklayan bir mesaj gönderir ve şifre çözme anahtarı karşılığında genellikle kripto para birimi cinsinden para talep eder.
Grant Thornton International, International Business Reports – IBR Serisinden
Hazırlanmıştır.