article banner
Makaleler

İşletmelerde Risk Değerlendirme Sürecinin Etkinliği

Erdinç Çetinkaya Erdinç Çetinkaya

İşletmeler, belirledikleri hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam ederler. Stratejik yönetim süreçlerinde belirledikleri amaçlarına ulaşmalarını engelleyen her türlü unsur RİSK olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile risk, işletmenin varlığını, gelişmesini ve sürekliliğini tehdit edebilecek gelişmelerin ortaya çıkma ihtimalidir. İşletmelerin söz konusu riskleri ortadan kaldırabilecekleri, minimize veya transfer edebilecekleri veya risk almama yoluna gidecekleri kontrol mekanizmalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Aynı zamanda bu süreçleri dokümante edip yazılı hale getirmeleri biz bağımsız denetçiler tarafından beklenmektedir. Bu amaçla, işletmelerin öncelikle mevcut ve olası riskleri tanımlamaları, önemini öngörmeleri, gerçekleşme olasılığını değerlendirmeleri, nasıl yönetileceğini belirlemeleri, alınması gereken önleyici kontrolleri ve gerekli düzeltici tedbirleri tespit etmeleri gerekmektedir. Risk yönetimi çerçevesinde yapılan bu sürecin sürekli gözlenmesi, değerlendirilmesi ve gerekli durumlarda geliştirilmesi söz konusudur. Temel riskleri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

Ürün ve hizmetlerdeki sürekli değişen talep yapısı, teknolojideki hızlı değişim, globalleşme, şirket yapılarındaki değişim, rekabet koşullarındaki farklılaşma,işletmelerin karşı karşıya kaldıkları riskleri tanımlamaya, ölçmeye ve sonuçlarını değerlendirmeye gereksinim duymalarını sağlamaktadır. Özetle risk yönetimi; 

  • Kontrolün fonksiyonudur.
  • İcranın parçasıdır
  • Stratejik karar almanın ilk adımıdır
  • Kültür değişimidir
  • Aynı zamanda bir fırsat yönetimidir.

Ancak;

  • Yeni veya bir ölçüye kadar yapılmayan
  • Sadece olumsuzlukları öne çıkaran
  • Pratik olmayan öneriler geliştiren
  • İmaj maksatlı yapılan
  • Danışmanlık ile kısa sürede uygulanabilecek yeni bir proje
  • Her derde deva ve kendi başına problemleri çözebilecek bir fonksiyon DEĞİLDİR!

İşletmelerin karşılaşabileceği riskleri aşağıdaki şekilde kategorize edebiliriz:

Etkin bir risk yönetim sürecinin şirketlerde var olmasına ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunun 378. Maddesinde “Riskin Erken Saptanması ve Yönetimi” başlığı ile düzenleme yapılmıştır. Buna göre; pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite bağımsız denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir. Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır. İlgili kanun maddesinde de görüldüğü gibi kanun bu konuda bağımsız denetçilere sorumluluk yüklemektedir. Denetimin planlanması kapsamında, iç kontrol de dâhil olmak üzere denetlenen şirket ile şirketin yasal ve ekonomik çevresi hakkında denetçi tarafından edinilen bilgiler, yönetim tarafından gerçekleştirilen risk saptama faaliyetlerinin değerlendirilmesi açısından büyük önem taşır ve denetimin planlanması aşamasında ön şart niteliğindedir. Denetimin planlanmasının ön şartlarından bir diğeri, denetlenen şirket tarafından gerçekleştirilen risk saptama faaliyetlerinin denetçi tarafından yeterli şekilde anlaşılmasıdır. Bu ön şart, yönetimin riski kontrol etmek için geliştirdiği temel yaklaşım ile yönetim ve ilgili personelin risk farkındalığı hakkında denetçi tarafından genel bir bakış açısı edinilmesini gerektirir. Personelin sistem kapsamındaki görevlerini anlamasına yardımcı olmak ve tüm yetki seviyelerindeki riski teşhis etmenin, analiz etmenin ve bu konuda iletişim kurmanın önemini açığa kavuşturmak için yönetim tarafından gerçekleştirilen risk saptama faaliyetleri değerlendirilir. Risk farkındalığını değerlendirmek için denetçi, şirketin iç kontrolünü incelerken edindiği bulguları da dikkate alabilir.

Bu bağlamda, şirketlerde yönetim kuruluna raporlayan bir risk komitesi olmasını beklemekteyiz. Bu komite düzenli aralıklarla toplanarak, yukarıda tanımlanan riskler ve risk yönetimine ilişkin değerlendirmelerde bulunup, gerekli iç kontrol sistemi dahil gerekli politika ve prosedürlerin oluşturulması, geliştirilmesine yönelik önerilerini yönetim kuruluna sunmalıdır. Yönetim kurulu da bu raporlar doğrultusunda riskleri minimize edecek önlemleri almalıdır.

Etkin bir risk yönetimi için tanımlanan risklerin önceliklendirilmesini tavsiye etmekteyiz. Bu önceliklendirmeyi yapmak için yönetimin riskin gerçekleşme olasılığı ile riskin potansiyel finansal etkisi arasındaki ilişkiyi doğru belirlemesi gerekmektedir. Bunun yapılabilmesi için, anketler, araştırma sonuçları, sektör analizleri ve analiz yazılımları kullanılabilir. Diğer taraftan sürecin etkin bir şekilde işletilmesi için komitenin aşağıdaki hususlar çerçevesinde çalışması beklenmektedir;

  • Şirket genelinde risk yönetim politikalarını, anlayışını ve standartları belirlemek, gözden geçirmek ve onaylamak
  • Kritik riskleri ve bu riskler ile ilgili gelişmeleri düzenli olarak takip etmek
  • Sistematik “Risk Yönetim Kültürünü” şirket içerisinde geliştirmek ve yaygınlaştırmak
  • Her seviyedeki yöneticilerin beklenen getiri oranı-alınan risk ilişkisini dikkate alarak karar almalarını sağlamak ve bu kararla ilgili performans ölçümünün şirket tarafından etkin bir şekilde izlenmesini sağlamak
  • Risk yönetimi ile etkin bir raporlama ve bilgi akışı sistemi kurmak ve uygulamak

Global Riskler

Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan 2025 Global Riskleri raporunda tanımlanan global riskleri aşağıda sizler için özetlemekteyiz.

Son olarak, risk yönetim süreçlerinin ve kullanılan metodların, işletmenin yapısına; kültürüne, büyüklüğüne, yönetim şekline, hedeflerine ve faaliyet konusuna uygun olması ve işletmenin risk yönetimi çalışmalarının etkinliğinin sürekli izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Son dönemin güncel konularından olan sürdürülebilirlik raporlaması ile birlikte halka açık şirketler için bu dönemde, eşik değerleri sağlayan diğer şirketler için de önümüzdeki dönemlerdevsürdürülebilirlik ve iklimle ilgili risk ve fırsatların çokça elevalındığı bir sürece girdiğimizi de hatırlatmak isterim. Risklerin bazı durumlarda fırsatları da barındırdığı gerçeğinden yola çıkarak etkin risk değerlendirme süreçleriyle işletmelerin sürekliliğinin daha sağlam temellerde sağlanacağını unutmamamız gerekiyor.