article banner
Makaleler

Konkordato Müessesesinin Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması Karşısındaki Durumu

Serhat Gençoğlu Serhat Gençoğlu

Giriş

9/6/1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 179 ve devamı maddelerinde düzenlenen iflas erteleme müessesesi, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla yürürlükten kaldırılmış ve yerine konkordato müessesesi kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmiştir. İİK’nın 285 ila 308’inci maddelerine yapılan eklemelerle, konkordato müessesine ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.

Konkordato, borçlunun alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı olan alacaklarının bir kısmından feragat ederler ve/ veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler. Konkordato, temel olarak iflasın önlenmesini ve borçlunun borçlarını yeniden yapılandırmasını amaçlayan bir müessesedir.

Konkordato müessesesinin düzenlenmesi ile konkordato sürecine giren borçludan olan alacakların Vergi Usul Kanunu’nun (VUK)323’üncü maddesi kapsamında nasıl değerlemeye tabi tutulacağı uygulamada tereddütlere neden olmuştur.

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 14/02/2019 tarih ve VUK-112/2019-2 sayılı VUK sirküleri ile konkordato sürecine giren borçludan olan alacakların VUK’un 323’üncü maddesi kapsamında şüpheli alacak karşılığı uygulaması hakkında açıklamalar yapılmıştır.

Konkordato Sürecinin Aşamaları

Konkordato süreci, mahkemeye başvuruyla başlar ve geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi ve konkordatonun tasdiki aşamalarını içerir. Geçici mühlet süresi boyunca alacaklılar, alacaklarını tahsil etmekte zorluk yaşayabilir ve icra takipleri durdurulur. Kesin mühlet ve konkordatonun onaylanması durumunda ise borçların yeniden yapılandırılması söz konusu olabilmektedir.

İİK uygulamasında konkordato sürecinin aşamaları aşağıda özetlenmiştir:

Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması

Konkordato sürecinde borçlunun borcunu ödeyememesi veya ödeme planı kapsamında belirli bir kısmını ödemesi, alacaklılar açısından tahsilat riskini artırmaktadır. Bu nedenle, konkordato ilan eden borçlulara yönelik alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması gündeme gelmektedir.

VUK’un değersiz alacaklar başlıklı 322’nci maddesinde “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmıyan alacaklar, değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.” 

VUK’un şüpheli alacak başlıklı 323’üncü maddesinde;

“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 

1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 

2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3.000 (577 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2025’ten itibaren 20.000 -TL) Türk lirasını aşmayan alacaklar; şüpheli alacak sayılır. 

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. 

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. 

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir. 

İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.” 

VUK’un vazgeçilen alacak başlıklı 324’üncü maddesinde, “Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlıyarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kâr hesabına naklolunur.” 

Hükümleri yer almaktadır.

Konkordato süreci, çeşitli aşamalarda (geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin tasdiki gibi) düzenlenmiş olup, ilgili aşamaların şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durumları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Diğer Hususlar

(1) Alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine özgülenmiş olması nedeniyle, bu mahiyette olmayan alacaklar için önceki bölümlerde belirtilen doğrultuda şüpheli alacak uygulamasına gidilemeyecektir.

(2) VUK’un uygulamasında, teminatlı alacaklarda şüpheli alacak karşılığı, yalnızca teminattan geri kalan kısım için ayrılabildiğinden, konkordato uygulamasında da yukarıdaki bölümlerde belirtilen şüpheli alacak karşılığı ancak teminatı aşan kısım için uygulanacaktır.

(3) VUK’un uygulamasında, şüpheli hale gelen alacak için bu dönemde karşılık ayrılması gerekmekte olup, ilgili olduğu hesap döneminde ayrılmayan karşılığın sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

(4) Vadesi gelmeyen dolayısıyla muaccel hale gelmemiş dava veya icra safhasına intikal ettirilmemiş olan alacaklardan, vadesi geçici ve kesin mühlet sürelerine rastlayanlar, vadenin dolduğu hesap döneminde şüpheli alacak uygulamasına konu edilebilecektir.


Sonuç ve Öneriler

Vergi Usul Kanunu çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması, hem mali tabloların gerçeğe uygun sunulması hem de vergisel yükümlülüklerin doğru bir şekilde yerine getirilmesi adına temel uygulamalardan biridir.

Yukarıda açıkladığımız konkordato süreci, çeşitli aşamalara (geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin tasdiki gibi) ayrılmış olup, ilgili aşamaların şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durumları değişiklik gösterebilmektedir.

Mali idare şüpheli alacak karşılığı ayırma hakkının, alacağın şüpheli hale geldiği döneme özgü bir hak olduğu görüşündedir. Bu sebeple alacaklıların borçlulara ait konkordato süreçlerini yakından takip etmeleri mükellefler açısından muhtemel hak kayıplarını önlemek adına önem arz etmektedir. Bu süreçte, alacaklıların konkordato ilan eden borçlulara yönelik süreçleri yakından takip ederek gerekli vergisel uygulamalarıdoğru bir şekilde yapmaları gerekmektedir.